Mühip Kanko: HÜKÜMETİN EKONOMİ POLİTİKASI; FAKİRDEN ALIP ZENGİNE DAĞITMAK!

Mühip Kanko, hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi. Kanko, hükümetin fakirden alıp zengine dağıtma politikasının adaletsiz olduğunu belirtti.

Mühip Kanko: HÜKÜMETİN EKONOMİ POLİTİKASI; FAKİRDEN ALIP ZENGİNE DAĞITMAK!

Mühip Kanko, hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi. Kanko, hükümetin fakirden alıp zengine dağıtma politikasının adaletsiz olduğunu belirtti. Bu politikanın fakir kesimi daha da zor duruma düşürdüğünü ve gelir adaletsizliğini artırdığını savundu.

Kanko, hükümetin ekonomi politikasının daha dengeli olması gerektiğini vurgulayarak, fakir kesimin desteklenmesi ve gelir dağılımının daha adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Ayrıca, zengin kesimin vergi avantajlarından yararlanmasının da bu adaletsizliği artırdığını belirtti.

“Emeklinin ve asgari ücretlinin maaşından çalan hükümet faiz lobisine, saraylara ve yandaşlara aktardığı paraların bedelini yine vatandaşa ödetmeye çalışıyor” diyen CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko Hükümetin yanlış ekonomik politikalarını vatandaşa yeni vergi ve zam olarak döneceğini belirtti.

Son dönemde Türkiye'nin ekonomik tablosu, ciddi endişe verici boyutlara ulaştığının altını çizen Kanko, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmelerde şu ifadelere yer verdi; “Bugün ülke olarak içinde bulunduğumuz endişe verici durumun temelinde hükümetin izlediği yanlış ekonomi politikaları yatıyor. Bu politikaların en somut göstergelerinden biri ise Merkez Bankası'nın 2023 yılı için gerçekleşen 818 milyarlık zararı. Bu muazzam zarar ülke kaynaklarının faize, yandaş müteahhitlere ve israfa aktarılmasından kaynaklanmaktadır.

Merkez Bankası'nın bu kadar yüksek bir zarar ile karşı karşıya olması, ekonominin derinliklerinde ciddi sorunların olduğunu işaret ediyor. Zararın bu boyutta olması, sadece geçici bir finansal sıkıntıya işaret etmiyor, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik yönetimin ciddiyetsizliğinin de bir göstergesi. Bir ülkenin merkez bankasının böylesine yüksek bir zarar ile mücadele etmesi, ekonominin sağlıklı bir şekilde yönetilmediğini gösterir.

Bu durumun temelinde, hükümetin popülist ve kısa vadeli politikaları yatıyor. Özellikle son dönemde sık sık yapılan mali disiplin ihlalleri, kamu harcamalarının kontrolsüz bir şekilde artırılması ve verimsiz projelere kaynak aktarılması, ekonominin dengesini bozmuş durumda. Bunun sonucunda ise Merkez Bankası gibi kritik bir kurumun bu denli borçlanmaya zorlanması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Hükümetin ekonomi politikalarındaki bu yanlış yönelim, sadece Merkez Bankası'nın zararıyla sınırlı kalmıyor. Enflasyonun kontrolsüz bir şekilde artması, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yatırımcı güveninin sarsılması gibi birçok sorun da ortaya çıkmış durumda. Bu durumun düzeltilmesi için ise hükümetin acil ve sağlıklı ekonomi politikaları benimsemesi gerekmektedir.

Öncelikle, mali disiplinin sağlanması ve kamu harcamalarının kontrol altına alınması gerekmektedir. Verimliliği artıracak yapısal reformlar yapılmalı ve ekonominin rekabet gücü artırılmalıdır. Ayrıca, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına ve etkinliğine daha fazla önem verilmeli ve piyasalara güven sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, hükümetin ekonomi politikalarındaki yanlış yönelimler, Türkiye'nin ekonomik istikrarını tehdit etmektedir. Merkez Bankası'nın 818 milyarlık zararı, bu yanlış politikaların somut bir göstergesi olmakla birlikte, ekonominin sağlıklı bir şekilde yönetilmediğinin en temel göstergelerindendir. Hükümetin acil bir şekilde doğru ve sürdürülebilir ekonomi politikalarını benimsemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, ekonomik sorunlar daha da derinleşebilir ve ülke için daha büyük riskler ortaya çıkabilir.

Bir ülkenin ekonomisinin sağlığı, Merkez Bankası'nın durumuyla doğrudan ilişkilidir. Ancak, Türkiye'de Merkez Bankası'nın bu kadar büyük bir zarar açıklaması, sadece ekonomik yönetimin başarısızlığını değil, aynı zamanda ekonomi politikalarının ne denli çıkmaza girdiğini de gösteriyor. Bu zarar, yanlış para politikaları ve yönetimdeki karar alıcıların ekonomiye yeterli bir vizyonla bakamamasının sonucudur” dedi.

“İktidar ülkeyi o kadar adaletsiz yönetiyor ki fakirden alıp zengine dağıtıyor” diyen Kanko;  “Hükümet kendine yakın iş adamlarının milyarlarca lira vergi borcu siliyor buna karşın vatandaşın sırtına daha fazla vergi ve faiz yüklüyor. Bu durum, sadece halk arasında adaletsizlik duygusunu körüklemekle kalmıyor, aynı zamanda vergi sistemine olan güveni de sarstığı için ekonomik istikrara zarar veriyor. Bu tür ayrıcalıklar, ekonomik eşitsizlikleri artırarak toplumda daha büyük bir kutuplaşmaya neden oluyor.

Kredi kartı ve kredi faizlerinin artırılması ise zaten zor durumda olan vatandaşın sırtındaki yükleri artırmaktadır. Ekonomik olarak sıkıntı içinde olan vatandaş mecburen kredi kartı ve ek hesap kullanmak zorunda kalıyor. Buradaki faiz oranlarının artırtılması vatandaşı iyice borç bataklığına sürüklemekten, bankaların kucağına itmekten başka bir şey değil. Bu politika, ekonomik olarak kötü durumda olan vatandaşları daha da sıkıntılı duruma sokmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketim ve yatırımı da olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi engelliyor. Faizlerin artırılması, enflasyonla mücadele adı altında yapılan bir hamle gibi gösterilebilir ancak bu, ekonominin gerçek sorunlarını çözmekten ziyade geçici çözümlerdir ve uzun vadede daha fazla zarar verebilir.

Körfez Gazetesi

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner5